O çok sevdiğimiz filmi seyretmiştik Setbaşı Köprüsü'nün yanındaki o garip sinema salonunda.. Film bittiğinde herkes alalacele çıkarken biz, beyaz perdede donmuş olan karede ve çalan müzikte kalmıştık..
Bizi kimse bu kadar sevmemiş, biz kimsenin olmamıştık.. Yaralarımıza sarılır gibi birbirimize sarılmıştık.. Herkes çıkıp gitmişti, makinist filmi bitirmişti..Yerde ezilmiş patlamış mısırlar ve kola kutuları, kalakalmıştık, ömrümüzün en çözümsüz çizgisinde..
Dışarıda köprüden aşağıya bakarken tüttürdüğümüz sigaranın dumanı bile ağırdı, yapışkandı, üstümüzde kaldı..
Bizse hiçbir yere sığmayan ve ait olamayandık..
Ne kadar geçti üzerinden; filmin, şarkının, yapışkan sigara dumanının..
Ama biz boş bir sinema salonu gibi yaşadık... Herkes gitti, tüketilmiş her şeyle ve yaralarımızla bir biz kaldık..
yaz, daha yaz ki; okuyayım soluksuz.
YanıtlaSilaynı şimdiki gibi kutucuğa bir şeyler yazmak istesemde kalakalayım böyle.
yaz daha çok yaz.
boş bir sinema salonu gibi yaşamak
YanıtlaSilbir süre dolmak, kalabalıklaşmak
gelenler, alacağını alıp gidenler
ve sonra yine boş kalmak...