Temmuz 02, 2016

jam izi


Çocukken, evdeki saltanatını bölen ben'i çok kıskanan ablam; varlığımı sabote etmek için çok uğraş vermiş. Bu uğraşlardan biri de hala yanağımda taşıdığım tırnak izi..
Babanneme ne zaman sorsam: "Babannee, bu iz ne zaman geçecek?" diye hafif gülümseyerek "Tırnak izi geçmez kızım, o seninle büyüyecek.." derdi..
 
O tırnak izi; yüzümde benimle birlik yaşadı, nefes aldı ve büyüdü..
 
Bu gün bu satırları o ize eklenen başka bir "iz"le yazıyorum: Jam İzi..
 
Evrenin kalp atışlarını duyduğum, ne yana dönsem kendimi bulduğum, tam 28 canla bütün olduğum Jam'in üzerinden bu gün tam bir hafta geçti.
Hayatın ummanına karıştığım, nefes aldığım, nefes verdiğim; nefes olduğum; yandığım, söndüğüm, coştuğum, durulduğum, akışta olmanın büyüsünde sarhoşluğum, doğanın ve insan olmanın şifreleriyle yolda olduğum, yol olduğum jam, şimdi en derinimde bir iz..
 
Jam İzi..
 
Bu yürek attıkça ruhumda benimle birlik nefes alacak, nefes olacak; büyüyüp dallanıp budaklanacak.. 

Jam İzi,
 
Çocukluğumdan bu güne "içimdeki bu düşle" kendimi bir uzaylı gibi hissettirip umudumu emen kalabalıkların tersine, kulağıma  her daim başka bir hayatın mümkün olduğunu fısıldayacak..
 
Ve her neredeysem en güzel Yer'in orası olduğunu, en güzel zamanın "şu an" olduğunu hatırlatacak.
 
Sevgiyle, büyüyle; ilhamla ve şükranla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder