Ocak 30, 2011

değme noktası


Dünya döndükçe midesi bulanan bir çocuk(tu) ömrüm..Havada kalmak için durmadan kanat çırpmak zorunda olan kuşlar kadar yorgun bir çocuk..
Haritalarda en büyük okyanuslara dökülen denizin peşine düştü, gölgesinden bile ayrı kalmayı göze alarak..
Şimdilerde,  düştekini bulmanın kıvancını yaşıyor, yorulmuş, ıslanmış kanatlarına bakarak..

Ocak 27, 2011

di'li özlem zaman

Öznem sensin; sen ne yana dönsen, yüzümü o yana çeviririm..
Her sabah güne değil, sana doğar güneşim..
Di'li özlem zamanla çekilir fiillerim..

at gözlüğü

Gözlük takılır atlara..At gözlüğü denir adına..Belirlenen hedefe varmak için, görüş mesafesinin yarısı bırakılır yolda..
Peki ya insanlarda, kalmak için mi takılır güvenin sıcak kuytusunda?..

Ocak 24, 2011

içine yağmur yağan masal kahramanı

Dışarda yağmurun hiç dinmeyen şarkısı, uyku öncesi bir kış masalı.. Buğulu camlardan dışarıyı görmeye çalışan çocuk gibi, parmağımı kullanıyorum kararlı..
Buğu beni tanıyor.. O buğuda karanlık gecelerim var ve aydınlık gündüzlerim.. Elinden tutup da yürümeye devam ettiğim düşlerim..
Akarken geceye, cama çizdiğim masal kahramanları;ben anlıyorum, kahramanı olmak için hayatın,
buğuya çizilmiş gibi akmayı göze almalı(sın)..

devrik lider

Soğuk değil, soğukluklar donduruyor içimizi...
Nicedir bir dost gülüşü, göz süzüşü, bir güz yürüyüşü çocukluktan kalma bir an kadar uzağımızda.. Kendi bahçelerini bile der(e)meyen bahçıvanlarız. Güller dağınık, güller hüzünlü, güller solmakta..
Umutlar devriliyor, gün ayakta..

Ocak 20, 2011

bile(ye)lim..

Hadi tut ellerimi, gel benimle..
Gidelim, korkularımızın olduğu yere, vazgeçemediklerimizle..
Bir çocuk sevincini koyalım cebimize, gidelim..
En uçulası yerde kanayan kanatlarımızı bileyelim,
Başka iklimler bulalım kendimize..

neden/se

Yüzün, hüzün..
Bir açar, bir solarsın rüyalarımda..
Yüzün, yıllar sonra bile
Şekeri alınmış bir çocuk gibi küskün..

Ocak 19, 2011

sana bakarken..

Ömrü hayatımda bulup  gördüğüm, görüp de sevdiğim, sevip de heybeme işlediğim; bütün desenler var sende..
Göğün yüzü, kuşak kuşak kıskanır renklerini..
Söyle bana; sen gerçeksin, değil mi?

ışığı kapat,perdeyi aç!

Karanlık,
yapışkandır..
Işığı açsan da ordadır, perdeyi kapasan da..
Aydınlık,
saklanır..
Görmek için ille bakmalıdır..

Ocak 18, 2011

uçurtmam yitik şimdi..

Yenildim, kıyıda kenarda bekletildim. Bir oyunun kandırmacası değil, hayatın kendisiydim. Bin bir özenle hazırlanmış renk-ahenk göğün yücesine niyet eden ama daha ilk kanadında elektrik direkleriyle kesişen bir serüvendim. Uçurtma dendi heveslerime, uçup gittim hepsinden önce..
Gidip gördüm ki, Kaf Dağları insanın içindeymiş. İmkansızlıklarla, umut yok'larla giydirilmiş tepeciklerin adına Kaf Dağı denilmiş. Bir arpa boyu yol, insanın içindeyse, meğer ne kadar uzun bir şeymiş..
Bırakın ipimi, yaşam bir oyun değilmiş..

Ocak 12, 2011

cümlemin öğeleri..

Cümlelerim uzayıp gidiyor bazen,
 sözcükler edilgen bir kalabalıklığa yenik düşüyor..
Yüklemin bildirdiği yargıya ulaşılamıyor..
Hiçbir söz/cük anlatamıyor, içinde bulunduğum ruh iklimimi,
Öznelerim yorgun, başkalarının eylemlerini taşımaktan..
Harf harf dağıldığım an,
Sen topluyorsun cümlelerimi..

Ocak 11, 2011

çabuk büyüyen çocuklar..

Çocukken, evlerinin anahtarını boyunlarında iple taşıyan çocuklar çabuk büyürler..
Evde yanan bir sobadan çok; taşınması gereken odunlar bekler onu.. Sıcak bir tas yemek için, yumuk ellerin ise pasa bulanması, yanması gerekir. Bu bir diyettir..
Büyümezsiniz aslında, zorla büyütülürsünüz. Boynunuzdaki anahtarın ağırlığı ile, emeklemeden yürütülürsünüz.
Hangi yatağa kapansanız soğuk, hangi su tasına uzansanız boştur. Karasal iklimlerin denizaşırı düşleri yavaş yavaş yelkenlerini kapatırken güne, büyümekten başka çare yoktur..

Ocak 10, 2011

teğet

herkes kırılamaz
ipince bir dal olmak gerekir
kırılmak için
ama dünya kütüklerin...


ağlayamaz herkes
ağlayabilecek kadar büyümek gerekir
dünya ise küçüklerin...

sevemez herkes
bir orman olmak gerekir sevmek için
bak ki dünya çöllerin...

ve vakur bir damla olmak
dalga için
katılmak okyanusa aşk için,isyan için...
Yılmaz Odabaşı

Ocak 09, 2011

biz onunla

İnsanlar, hıncahınç meydanlarda ve nohut oda- bakla sofalarda saklambaç oynuyorlardı.. Başkalarından saklanmaya çalışırken en çok korktukları kendilerini bulmaktı.. Kovalarken başkalarını, en çok kendileriydi yakalamaktan kaçtıkları.. Oyunun en heyecanlı yerinde, annelerinin kendilerini çağıran seslerine tutunmaları bundandı belki..Oyundan oyuna maske değiştirmeleri, gerçek yüzlerinin hangisi olduğunu bilememelerindendi sanki..
Biz onunla oynamadık..Atılan zardan çok uzaktaydı gözümüzdeki aydınlık.. Yüzümüzde ne aradıysak onu bulduk, ne bulduysak o görünür oldu. Ebeleme sobeleme olmadan sardık, sarmaladık; kaçmadık, saklanmadık..
Ben her bakışımda yüzünün aynasına, kendi gizlerime ulaştım, kendi gözlerime her dalışımda onda soluğu aldım.. Paslı bir bıçaktı nicedir zamanlar.. Korkulan ama, işlevini yitirmiş..
Biz onunla biledik direnci, umudu, sevinci; çoğaldık, sağalttık; ama oynamadık kendimizi..

Ocak 06, 2011

sağır bülbül..

Kendine varmayan hiçbir yol,
çıkar yol değildir..

gülümseyen yüzüyle hayatın..

Bazen, hayat güzeldir..
İştah açıcıdır, bembeyaz bir örtünün üstündeki kırmızı sert ve sulu elmalar kadar..
Fallarda balıklar, trafikte yeşil ışıklar, hiç boş kalmamacasına çözülen bulmacalar...
Bazen hayat,
başka bir şey dilesem olacakmış, tadındadır,
Bazen..
başka bir şey dileyemeyecek kadar da dar...

Ocak 02, 2011

sarıl bana

Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İ
nsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
         
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.

Anılarım kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.
         
Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
Metin Altıok