Şubat 15, 2010

bir kirpi boyu

Sabah yürüyüşü..
Günün doğuşuyla ağaran tan.. Günün yaşantılardan, kirinden pasından arındığı, temizlendiği; "yeniden doğuş" anı..
Ağaçların duru yeşilinin içinde ilerlerken, kıpırtısız bir denizin sakin rüzgarları yüzüme vuruyor.. Duyuyor, görüyor, hissediyor; yaşıyorum..
Güneş yaramaz çocuk gibi göz kırparken güne, temkinli bir kirpi yavrusu belki yiyecek belki sığınak arıyor. Sanki bir an gözgöze geliyoruz,kaçıp gidiyor.
Kirpinin arkasında bıraktığı iz, bana uzaklıkları sorgulatıyor. Ahmet Altan'ın sesini duyar gibi oluyorum: "Canımızı asıl acıtan uzaklıklar değil,göze alamadığımız yakınlıklardır.." diyor..
Kirpiler,kış gelince ısınmak için birbirlerine sokulurlarmış. Ama bu mesafe öyle iyi ayarlanırmış ki; ne dikenini batıracak kadar yakın, ne de esen sert rüzgarları sızdıracak kadar uzak..
Aradığımız her şeyin yanıtı doğada var aslında.İnsan, yaşamına giren insanlarla bir kirpi boyu mesafe bırakmalı arada. Ne dikenlerle kanayacak kadar yakın,ne de soğukta donacak kadar uzak olmalı.. Isıtmalı ama yakmamalı, acıtmamalı...
Yakınlıklar ve uzaklıklarla dost, bir kirpi boyu...
Güneş doğdu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder