Ağustos 27, 2010

uğraşım..

Bak;
Deniz görmeyen pencerelerden (bile) umutla bakıyorum..
Uzun yola dayanıklı seviler suluyorum..
Biliyorum..
Aşısı tutmamış bir sevinç değil ki yaşamak..

içinden tren geçen yazı

O eski, köhne istasyonda.. Çakıl taşlarından yaptığımız hayallerden ötedeydi yaşam.. Dizlerimizi bilerek kanattığımız ve "benden başka kimse beni acıtamaz" dediğimiz istasyonun trenleri ne çok yerler gördü.. Bir buluttan mektuplar geldi.. Belki de hiç yazılmamış mektuplar, hiç okunmayacak insanlara gönderildi..Yazılmamış bir seferden çok, gidilmemiş bir yer'di hayat..
Zannetmiştik ki biz, bin(e)mediğimiz bütün trenler oraya gidiyor.. Bizim ol(a)madığımız yere..
Yanılmışız.. Aslında bir kördüğüme yazılmışız..
Kaçtığımız kadar, kendimizden uzaklaşmışız..
Aslında hep olmak istediğimiz istasyondaymışız..
Geriye dönüp, bulutların mektubunu açıyorum..
Tren olup, içimden katar katar geçiyorum...

Ağustos 26, 2010

...

MADEM Kİ BİR DEFA MAĞLUBUZ
N'ETSEK,NEYLESEK ZAHİT...