Şubat 23, 2010

başkalarının hayatı

Babaannemi anımsıyorum, tam da şimdi.. Gözlerimde yaşlar pıt pıt akmaya başladığında, duruluğunu yitirdiğinde görünen ne varsa...
Dizlerindeki romatizmadan kurtulabilme sevdasıyla yaşadı ve öldü babaannem.. Ağrıları çekilmez olduğunda daha bir iyi duyardı kulakları.. Oturmaya gelen komşunun anlattığı hastalık belirtilerini dinlerken, kendine yeni yeni teşhisler koyardı.. Başka hastalara, başka doktorların verdiği tedavileri hafızasına kaydeder, ilk fırsatta kendine uygulardı.. Babaannemin ne ağrıları geçti, ne de kendini başkalarının ilaçlarına göre tedavi etme sevdası...
Şimdi, tam da şimdi başkalarının gözlükleriyle bakıp da daha iyi görmek için kuşandığım ömür netliğini yitirmeye başladı.. Onların kurallarına göre yaşadığım her an, boynuma bir halka daha uladı. Ne romatizmam sonlandı, ne de bu hastalığı tedavi etme uğraşı...
Benim yaşam ilacım, yine bende varolmaktaydı, doğru.. Peki ama yaşamımı çepeçevre saran "başkalarının hayatı" nerde son bulmaktaydı?
...............
Üzerine biçilmemiş bir günü başarıyla taşıdıktan sonra, kendini giyindi kadın.. Gördü, gördükleri canını yaktı.. Yüzündeki maskeleri teker teker çıkardı, iğreti bir elbise gibi askıya astı..
Askıda olan aslında "sadece" kendi yaşamıydı..

2 yorum:

  1. Herşey nasıl da birbirine karışıyor değil mi
    ve ayrıntılarda yitirdiğimiz bizim hayatımız hep

    YanıtlaSil
  2. peki ya aynaya bakınca gördüğü kim?

    YanıtlaSil