Ocak 12, 2010

gitme güvercinim


Köşede bir çiçekçi yorgun gözlerle süzüyordu yaşamı tiyatrodan çıktığımda..
Oyun bittiğinde "Asiyeler nasıl kurtulur?" sorgusuna kapanmıştı perdeler..
Benim zihnimse öylece bir sahnede kalmıştı.. Aşık olduğu adama dair bir sırrı acı bir şekilde öğrenen Asiye kapıdan çıkarken adam parçalıyordu içleri, gözyaşlarıyla. "Güvercinimmmmm, gitme.. Gitme güvercinimmm..." Çığlıklar içime dalga dalga vururken sahneyi Asiye'nin hayalleri süslüyordu.. "..Bir kedi alır mısın bana? Hep sıcak bir evin ve bir kedinin hayalini kurdum.."
Hayallerim, bir uçumluk kanat istedi tiyatrodan çıktığımda.. Köşedeki çiçekçi yorgun gözlerle süzüyordu yaşamı. Otobüs tıngır mıngır ilerlerken arkadaki çift vıcık vıcık bir ikili ilişkiden bahsediyordu. İnsanlar telaş içinde oradan oraya koşturan karınca yığınları gibiydi. Siyah, simsiyah noktalardı yalnızca, tüketmeye kurulmuş..
Kurumuş bir dal, kırılmış gibi gelirdi ya insana, çiçekçi yorgun gözlerle süzerken yaşamı "güvercinimmm" çığlığına takılı kaldım.. "Gitme güvercinimmm..."
Yaşamımda hiç duymadığım bu serzeniş içimi kanatırken usulcacık döküldü kelimeler dudaklarımdan..
Hayallerim bir uçumluk kanat istedi,hem de en beyazından..

2 yorum:

  1. s'öze bile hacet kalmıyor,acıdan..
    ..
    Sustum ve gülümsedim..
    bir çığlık kanıyor demedim,
    en derininde yüreğimin...

    Gülümsedim...
    gülümsedim ve sustum...
    içimdeki volkanları boğarak...

    Sustum ve gülümsedim..
    susturarak içimdeki sabır taşını
    hüznü yüzümde,
    acıyı gözlerimde toplayarak...

    Demedim kimselere
    bir çığlık kanıyor,
    en derininde yüreğimin...
    bilirim acının dili olmaz...

    Sustum!
    sadece sustum ve gülümsedim!
    bastırarak içimdeki depremleri...
    hançeri sadece kendime sapladım.
    sapladım ve sustum!...

    Görmedi kimse,
    kimselere göstermedim.
    içime akıttığım gözyaşlarımı...
    öldürdüm,
    ıslatmadan kirpiklerimi...

    Ama ağlamadığım hiç bir çiçek
    konuşmadığım hiç bir yıldız kalmadı
    bu şehrin parklarında...

    İnadına,
    açmadım yüreğimi kimselere
    kimselere ağlamadım, inadına
    hançeri sadece kendime sapladım.
    sapladım ve sustum!...
    sustum ve gülümsedim!...

    Sadece sustum ve gülümsedim!
    boğarak içimdeki dalgaları...
    kıyısız denizler gibi...


    Sadece sustum… sustum ve gülümsedim!...
    gülümsedim ve sustum içimdeki çocuğa!...
    açan çiçeğe, uçan kuşa, gökteki aya!...
    yüreğim kan ağlarken de gülümsedim.
    gülümsedim acılara, ihanetlere…
    gülümsedim baharlara!...
    yağmurlara,bulutlara
    rüzgarlara, sulara
    gülümsedim!...
    gülümsedi!..
    gülümse...
    gülüm...
    gülü...
    gül...

    YanıtlaSil
  2. hiç seslenilmemiş olunması mı yoksa duyulmamış olunması mı en çok acıtırdı içimi bilemedim...

    YanıtlaSil