Ocak 05, 2010

içimin denizi


Yaşamın bir ritmi var.. Bazen ağır aksak, bazen uzun uzak, bazen de uçarak…
Kalbimizin gelgitiyle başlayan ilk ses, rüzgarın, doğanın, insanların, enstrümanların ve kentin sesiyle birleşince bir senfoniye dönüyor..
Her ömür, ustasının elinden çıkan bir sanat eseri… Demirin biçimden biçime ak(ıtıl)ması, birçok müzik aletinin bir perdede buluşarak aynı şarkıyı çalması zamanın yanında emeğe açıyor kapılarını..
Eldeki malzemeyi ve ne istediğini bilenler dinlenesi, izlenesi hatta eli öpülesi bir şarkının notalarını salıyor ruhumuza…
Ruhumuz, iplerinden kurtulmuş el sallarken limanda kalan miçoya, denizin sesi düşlere yazgılı..
Yazgı, işte o an, Kız Kulesi düşlerimizi emzirirken şiirlerin kentinde; ömrümüzün şarkısını yazıyor…
Yazılan, dilimizden- içimizden dökülen.. Çünkü bir deniz gelip gitse de kendi kıyılarına vurur dalgasını..Hiddeti de sevinci de kendine; sesi kendinedir…
İş, içimizin denizindeki dalgaları görebilmekte, gördüğümüzü sevebilmekte, sevdiğimizi de sese dönüştürebilmektedir..

1 yorum:

  1. Tuhaf diye düşünüyorum kendi kendime kaldığım an, üzerime yapışıp kalmış tüm bu sessizliğin ağırlığında, gerçekten tuhaf. Hayat içimde dalgalı deniz bugünlerde, suskunluğumsa sanki can simidim. Ve ben tüm bu kalabalığın içersinde boğulmadan yüzmeye çalışıyorum...

    YanıtlaSil