Şubat 19, 2013

"Hayır, başka bir dünya mümkün!" diyebilmek için..

Bu ülkede yaşamaktan, onunla aynı dili konuşuyor olmaktan; kitaplarını çeviri olarak değil de anadilinde okuyor olmaktan anlatılamaz bir gurur duyduğum sivri dilli yazarımız Ece Temelkuran ne yazsa okunur diye düşünenlerdenim. Bu kitap da onlardan biri..
 
Venezuela'daki Halk Devrimini; zenginleri ve yoksulları birbirinden ayıran uçurumlarla bir anlatan kitap; küçük insanların büyük değişimlere nasıl yol açacağına dair inancı taze tutuyor.
 
Dünya basınının çoğu, devrimi küçük puntolu haberlerle geç(iştir)ip, kapitalist düzenin tahtını koruma uğraşını sürdürürken; Temelkuran "Hayır, başka bir dünya mümkün!" diyor sür manşetten.. Onun sorgulayan ve ümitvar sözcükleriyle daha bir direnilesi oluyor yaşam...
 
Kitaptan
 
"İnsanlık, son yüzyılda, en az tanrı kadar iyi bir masal daha üretti: neo-liberalizmin yeryüzünün yapabileceği en iyi şey olduğuna dair bir masal bu. Başka hangi yüzyılda krallar, daha az kişinin daha çok yiyeceği, daha çok kişinin aç kalarak öleceğini ve herkes için en iyisinin bu olduğunu söylese bu kadar geniş bir tebayı inandırabilirlerdi kendine? Hangi kral, "Gökyüzünün ve yeryüzünün tüm renklerini yok olana kadar sömüreceğiz maviyi ve yeşili. Doğanın kusmuklarından çiklet ve deodorant yapacağız," dese, hangi çılgın teba sevinçle koşar da çikletlerle deodorantları almaya?

"Asyalı çocukları tuvalete bile gitmelerini yasaklayarak çalıştıracağız ve onların küçük elleriyle yaptıkları plastik oyuncakları hazır yemek zincirlerinde dünyanın dört bir yerinde hediye olarak, zehirli "çocuk menüleriyle" birlikte başka çocuklara vereceğiz. Böylece doğu'daki ve batı'daki çocukların aynı anda canına okuyacağız" dese krallar, hangi cahil ortaçağ insanı inanırdı buna?
.....
Batı'da insanların yapılanlardan vicdan azabı duymasın diye yeni filmler üreteceğiz durmadan. Kötü adamları vampirlerden ve şeytanlardan tutacağız. Gençler artık dünyayı kurtarmak istemeyecekler çünkü kötülüğün, vampirler ve ufo'lardan geldiğine inanacaklar. Eski isyan hikâyelerini onlardan o kadar iyi saklayacağız ki yoksunluğun kaderleri olduğuna başka bir şey bilmeyecekler. Öfkelendikçe elerindeki "play station" düğmelerine daha hızlı basıp hayali canavarları öldürecekler.
......
Bütün bunlar olurken, bütün bunlar geçip giderken, karın kaslarımızın düzleşmesi için yeni aletler icat edilecek ve victoria's secret defilesi için yeni seçmeler yapılacak. Güzellik yarışmalarında kızlar insanlara yardım etmekten söz edecek ve dünya barışından: ama yine de en güzel memelisi birinci gelecek. Araba ve kot pantolon reklâmlarında icat edilecek hayat sloganları. Giderek daha büyük kalabalıklar içlerindeki çocuklarımızı göndermek için en iyi okulları bulmaya çalışacağız ve bu okulların hiç biri çocuklara ağaçların isimlerini öğretemeyecek, bir simidi tam ikiye bölerek paylaşmayı ve arka sıralarda oturan bahtsızlarla dayanışmayı.
..
Biz başka bütün hayat seçeneklerinin hayal olduğuna inanacağız bu keşmekeşin içinde. Ya ulaşılamayacak kadar güzel ya güzel olamayacak kadar masalsı..
****
Yolculuk, bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa, hiç gidilmemiştir.
.....
Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerinin kokusunu.. Yollara evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış bir kelebeğin renklerinin sönmesi gibi, parça parça dağılır. Yola ait cümleler, yazıktır ki, hep yolda kalır.
....
Bazısı insanların, durulmadan ölür. Kimisi yosun tutmaz hiç. Dünya ve insanlık, o insanların hayalleriyle iyileşir.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder