"İnsan kendinden öteye nereye gidebilir ki?" diye sormuştum yıllar önce yazdığım bir yazının son satırlarında..
Kendinden öteye köy olmadığını anladığım ama, yolun buraya kadar olduğunu idrak etmeye çalıştığım zamanlardayım..Bir göçebeye bunu anlatmak, köre göğün rengini aktarmaktan daha zordur, kanısındayım.
Meğer ne çok aradığımız, özlemiyle yandığımız yanı başımızdaymış.
Kaçtığımız, yakalamaya çalıştığımız; gittiğimiz kalmaya çalıştığımızmış..
Sanki yer yarıldı ve bir ben çıktı benden içre, kendiliğindenliği kuşanmış..
Meğer kaçtığım, varmaya çalıştığımmış; yaşam baktığımız pencerenin boyundaymış..
meğer hayat içimizeymiş, içimizdeymiş...
YanıtlaSilŞişeden çıkan mesajı okudun.Şimdi işin daha zor .O pusulaya bir isim yazıp denize atıp yanıtını beklemek zorundasın.
YanıtlaSilgelebilmek için önce yeterince gitmek gerekiyor, buna inanıyorum ben
YanıtlaSilbir şeyleri anlamak için de pek çok zaman pek çok insan pek çok yaşam gerekiyor
acı veriyor ya bazen, bazen öğrendiğiniz şeyler, buna da değiyor.
"İnsan kendinden öteye nereye gidebilir ki"
YanıtlaSilyıllardır sorarım bende bu soruyu kendime..
geçen gün "eskiarka_daş" olduğumuzu yeni öğrendiğim "biri" bana dedi ki :
BENZETEMEDİM
Ağladı çocuk,
Düşmüşlüğün acısıyla.
Yaralıydı.
Baktım,
Bana benzettim.
Gül dedim ona,
Kanayan parmağına,
Çiçek tozları serptim,
Güldü
Sana benzettim..
İsmail Acarkan
***********
çok doğruydu, her kelimesinde her yaşanmışlığında kendimi hep aynada hissettiğim ama aslı bana uzak bir arka_daş bulmuş şimdilerde..
Fakat ne yazık ki benden beter daha saf birini..
Yine pek çok üzüldüm, yıllardır kendi üzülmüşlüğüm gibi..