Aralık 07, 2010

simit kokusu

Çocukluğumun yokluk sayfalarında en çok iz bırakanlardan biri, simit kokusu...
Sizde de olur mu,bilmem; bir an bir kokuyla uzun yıllardır hatırınıza gelmemiş bir an'a yolculuğa çıkarsınız... Kokular, hayatın zaman ötesi yolculuklarda kullandığı yakıtların başındadır..
Depoyu doldurup, defterlerimize kenar süsü yaparak hayatımızı süslediğimiz(i sandığımız) yıllara gidiyorum..
Elimi cebime sokuyorum, çünkü çok üşüyorum..
Okulun en büyük lükslerinden biri simit ve uludağ gazoz. İki hafta para biriktirsem zor alabiliyorum ikisini aynı anda.. Simit kokusu günbegün uzaklaşan bir vuslat hayaline dönüşüyor.. Çözüme kol seçimleri yetişiyor ve kooperatifçilik koluna seçiliyorum..Artık her tenefüs kantine gidip simit ve gazoz satışı yapacağım. Bu şu demek, simit kokusu her gün bir dua gibi yanıbaşımda..Tanrım, ne büyüksün.. Ve ben ne kadar çocuk..
Zil çaldığında küçücük ayaklarımla canhıraş koşuyorum kantine.. Camekana yetişebilmek için ayaklarımın altına bahçeden bulduğum kiremiti koyuyorum.. Tüm tenefüs satış.. Boşalan simit tepsisindeki susamlar ise benim:)) Parmak itinayla üstüne bastırılır.. Tırnaklarının içine kadar taneler dolar.. Dişlerinin arasından gelen çatır çutur sesleri mutluluğun bestesi.. Bir de yanına haftalıktan biriktirilen parayla uludağ gazoz alındı mı, değmeyin keyfime..
Derste havadan hiç inmeyen parmaklarımın tırnakları arasına kaçmış susam taneleri şahidimdir..Ben yaşamda her şeyi tırnaklarımla (kazıyarak) aldım..
O kadar çocuktum ki, bir uçumluk kanada kandım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder