Temmuz 20, 2012

aramızdaki en kısa mesafe

Bir çırpıda okunulacak ama etkisi bir çırpıda geçmeyecek bir dünyaya aralıyor kapıları Barış Bıçakçı.. 
Çocukluğun o yalın ama tumturaklı ara sokaklarına doğru adımlıyorsunuz, ardı sıra..  Ne zaman bir güldü, ne zaman büyüdü ikilemiyle birlikte süzülüyor sözcükler.
Süssüz yazmanın zorlu sınavını bu kitapla veriyor yazar: birden kendinizi o en eski haykırışta- çocukluğunuzda- buluveriyorsunuz..
Altını çizdiklerim:
"Güneş, Saydam Caddesinin üzerinde kimsenin gülmediği bir şaka gibiydi.."
"Bir tanıdığın selamı gibi geçiyordu sokaktan simitçi.."
"Sanki bu dünyada ne olduysa siz yokken oldu bayım!"
"Bir nehrin uykusu geldi de kıvrılıp uyudu hava kararınca.."
"Anne ben İngiltereye gidiyorum!" diyor evden çıkarken. "İyi yavrum, güle güle git!" diye yanıtlıyor onu annem. Arkasından ekliyor: "Fazla gecikme!.."
"Hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil; her şey hatılandığı gibi."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder