Haziran 23, 2011

annem ve y'el

Çocukluk biraz da yara bereydi.. Günün coşkusuna göre dize eklenen yaralar, boşa geçirilmemiş bir çocukluğu işaret ederdi.. Düştüğümde, acıyan yerimi öperdi annem.. Ağlamam o an kesiliverirdi..Sızlanma biterdi, oyun başlardı tekrar, kaldığı yerden..
Annem, her durumda sığınılacak tek istasyondu.. Elleri tüm dünyayı saracak kadar büyük, öpücükleri şifalı, nefesi efsunlu ve günlük güneşlik bir havada "Şemsiyeni al, yağmur yağacak!.." diye bağıran sesiyle gaipten haber verendi.. Annem, meteoroloji gibiydi.. Haber verirdi karı, kışı, önümdeki taşı,ağlayışı..
Ve onu dinlemeyip düşsem bile, hazır ederdi en sıcağında, şifalı bir öpücüğü.. Bazen dizime, bazen yüreğime.. Annem, yel değirmeni gibiydi..Rüzgar olsa da olmasa da hep orada, tüm ihtişamıyla Don Kişotların gazabından korkmadan yeli beklerdi.. Ve belki de biz görmeden,hissetmeden sessizce akıttığı gözyaşlarını yele verirdi..

2 yorum:

  1. Anladım ki; büyüdükçe daha bir küçük kalıyorum hayatın içinde. Daha çocuk, daha aciz, daha yalnız...Nedense beceremiyorum bir türlü herkes gibi yaşamayı. Ne zaman niyetlensem, yüzüme gözüme bulaşıyor hayat. Ve üstüm başım değil de artık, içim kirleniyor günden güne...

    İşte en çok böyle zamanlarda, benim küçük, hayatın büyük, zamanın acımasız, içimin bölük pörçük olduğu anlarda eskiden olduğu gibi sığınıp da dizinin dibine orada dindirmek istiyorum acıyan yanlarımı. Biliyorum çünkü bir tek senin sözlerinin yalanı yok. Bir tek senin sevgin acıtmıyor canımı. Bir tek senin öptüğün, dokunduğun yer temiz kalıyor.

    hep yanımda ol lütfen.
    yanıbaşımda
    yüreğimde
    içimde...

    YanıtlaSil
  2. En büyük savaşçı, en güzel kahraman.

    YanıtlaSil