Ekim 08, 2013

Cennetimdi


Kırılmış bir termometreden yayılan civa gibi dağılmıştı ya yaşam.. Ruhumun düğmeleri açılmıştı da içimin çocuğu kuranderde kalmıştı..
Kabuğunu sürükleyen salyangoz gibi günü zor taşırken omuzlarımda, ardımda bir salyangoz izi bile bırakamayışıma şaşakalmıştım.

Aslında biliyor musun; kendine tahammül etmektir, yaşamın en büyük becerisi.. Çünkü kendinin kapıları vurulup çıkılamaz, telefonları yanıtsız bırakılamaz, hiçbir ulaşım aracıyla kendinden uzaklaşılamaz. Kendine boşanma, redd-i miras davası açılamaz. Yaşadığın sürece en çok maruz kaldığın biricik'tir kendin.. "Bir" olmak ve "bir" kalmak zorundadır.
 
İşte ben kerelerce yoklayışlarımda anlamıştım ki; kendime  tahammülüm kalmamıştı. Kendim, kendime en büyük ağırlıktı. İçimin tüm b'eklentileri oturma eylemindeyken; sanki attığım bütün zarlar kırılmıştı.
 
Sonra kapı(sı) açıldı.. Sanki kolları hep açıktı da "o" eşikte hep beni bekliyordu.. Yaslandım kocaman gövdesine; kokladım.. Varlığında yaşam bulan bir sarmaşıktım..
 
Sonra gece, hiç gelmediği kadar ışıl ışık geldi bu ülkeye.. Kıyısız bir huzur denizinde varoluşun esrik gülümsemesi dudak kenarlarımda uyuyakaldım.
 
Rüyaların en güzeliydi; cennetimdi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder