Temmuz 10, 2016

nefes...

Tanıyorum seni;
 
Gece uykumu bölen sen; beni sabah güneşiyle hemhal eden sen..
 
Uzaklara uzaklara daldığım, yalnız ve yalnız yeryüzünü de sen sandığım...
 
Durmaksızın omuzlarımda taşıdığım günü alıp da beni tüyden hafif kılan yine sen.. Gece ayla, gündüz her geçen uçakla el salladığım sen..
 
Ne kadar uzaklaşsam da, çocukluk gibi hep orada duran sen...
 
Bir melek fısıldamıştı kulağıma; çocukluğunu boşuna arama.. Gözlük gibidir çocukluk, başının üstünde unuttuğunun farkında bile olmadığın..
 
İşte sen orda, başımdan üç karış havada; kalp çarpıntılarını duyduğun yerden dönülen solda gülen gözlerden az yukarda.. Sarı saçların tutkulu rüzgarlarla dans ettiği yerin hemen yamacında..
 
Oysa ne çok beklemiştim ben seni, ne çok aramış ve eksikliğini ne çok hissetmiştim..   Kimi zaman umutsuzluğa kapılmıştım, kimi zaman dipsiz kuyulara dalmıştım..
 
Sen huyum, huysuzluğum; sen hoş geldin demek isteyip de hep orada olduğunu duyduğum..
 
Başımın üzerinde unuttuğum gözlük gibi; çocukluk gibi...
 
Tanıyorum seni, Mavi'sin sen..
 
Her halinden tanıdığım ben gibi..

1 yorum: