Kasım 09, 2011

varlığım varlığınıza armağan olsun(!!!)

Anımsıyorum. Orta okul sıralarındayken Türkçe öğretmenlerim sıfatları anlatırdı. İki kere ikinin dört etmesi kadar garanti bir şekilde "kırmızı" sıfattı. Aksi düşünülemez, teklif dahi edilemezdi..
Yine aynı sıralarda öğrendim uygun adım yürümeyi, sırayı bozmamanın önemini ve varlığımı -henüz bulamadan- başka varlıklara armağan etmeyi..
Bu yüzden armağan ettiğim nice pakette aradım durdum var olmamın nedenini.. Henüz elde edilmeden başkasına feda edilmeye programlanan çocuk yüreğim hiçbir yerden çıkmadı, sobelemedi beni..
Uzun yollar, ayrılıklar ve kabuk bağlayan yaralarım vardı benim.. Uzak iklim trenlerinde başımı cama yaslayıp akıp giden suretleri seyrederken fark ettim. Bana öğretilen birçok şey,  daha uzağa gitmemem içindi.. Örneğin "kırmızı" sıfat değildi. Onların öğrettiği şekliyle kullanılan her şey bir göletin beklemiş sularında fosillenmekteydi.
Her şey, farklılıklar ikliminde başka bir işlev alabilirdi. Ama henüz bulamadan armağan ettiğimiz benliklerimiz, kırmızıyı hep bir isme niteletti. Hep bir başka öğeye bizi mahkum etti..

2 yorum:

  1. Bense bencil olmam gerektiğini öğrendim zamandan, çünkü güçlü olursam sevdiklerime armağan edeceğim güçlü bir benliğim olabiliyor.
    Zira siz sustukça, siz görmezden geldikçe içinizdeki kabuklu sandığınız yaralar sizi her seferinde daha derinden yaralıyor..Kırmızıyı kırmızı yapan sizsiniz... İsterseniz sıfat olur rengiyle mutlandırır, dilerseniz isim olur kan olur umutsuzlandırır... Ne ilginç, kanın(kırmızının) hem hayat veren hem hayat alan olması...
    Maviniz bol olsunki kırmızının t_uzaklarına uzak kalamayan...

    YanıtlaSil
  2. gelmişsin ve ben yeni gördüm...
    gelmişsin ve iyi ki...

    beenmaya

    YanıtlaSil