Dışarıda sicim gibi bir yağmur yağıyor..
Çocukluğumun yağmurları gibi kocaman, korkutucu bir süreklilik...
Dışarıda çocukluğum yağıyor sulu sepken..Parçalı bulutlu bir ömrün ilk ya da son ayazında darmaduman düşüyor damlalar.. Süzülüyor hayallerimin eteklerinden, sırılsıklam..
İçimin taşlığında yüzlerce anı birden beliriyor, ben de şaşırıyorum.. Bu gün bile bu kadar bulanıkken, ne kadar canlı yaşananlar; kokularıyla ve tatlarıyla ve kapladıkları alanla..
Bir odun sobasının etrafına toplanmış bir demet yürek ve ekmek kokusu.. Birinin elinde gitar var, saatlerdir aynı şarkıyı söylüyor.. Gün dönüyor, gece oluyor..O usanmadan hep aynı şarkıyı söylüyor..An'la bütünleşmiş o şarkı, çivilenmiş gibi; orda duruyor: "Beyaz atın süvarisi yorulmuş..." Süreklilik korkutuyor..
Bir odun sobasının etrafına toplanmış bir demet yürek ve ekmek kokusu.. Birinin elinde gitar var, saatlerdir aynı şarkıyı söylüyor.. Gün dönüyor, gece oluyor..O usanmadan hep aynı şarkıyı söylüyor..An'la bütünleşmiş o şarkı, çivilenmiş gibi; orda duruyor: "Beyaz atın süvarisi yorulmuş..." Süreklilik korkutuyor..
Yorgun ruhumun üzerinden sicim gibi bir yağmur yağıyor.. Düşlerim sırılsıklam ve umutlarım...
Ben yarım yaşantılardan arta kalanım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder